Çığlık...Çocukluk odamın duvarında bir resim gibi duran Güneş vardı. Ve mezar taşım vardı, Düşlerimi paylaşan, gülerek yeyip içen benimle. Günboyu ustalığını ilerletirdi doğan Ve gece bile sürerdi bu büyülü uğraş. Tembel tembel yatardı dağlar bulutlu kamplarında Ve bir güzel aktarırdı toprağı solucanlar. Tunç et tunç bir susuzlukla kıpırdardı, Ana kucağında yeni doğmuş bir bebek gibi Yatardı elinin altında güneşin. Ve o anlamsız demir ağırlıklar Birdenbire küt diye düşen insanın üstüne Bir yiğitlik ve yerini bilme duygusu verirdi bana salt. Başları ezilmiş tavşanlar gördüğümde yollarda Bilirdim Samanyolu'nun büyük çarkıyla döndüğümü. Üstlerinde çiy gibi kan damlalarıyla dana başları sırıtırdı Maskeler gibi tezgâhlarda ve dans ederlerdi güneş ve ay. Sonra arkadaşım, içinden bir şey çıkarmak için Kestikleri yüzü dikişler içinde, Kaldırdı elini, Gülümsedi bir yarı-komanın içinden, Taştan bir tapınak gülümsemesi. Ve ben de açtım ağzımı kutsamak için - Ama sessizlik tıkandı boğazıma bir yumruk gibi. Taştan bir hançer gibi, sert, kenarları çentikli, Donup camlaşmış dilsiz bir lav topu: Çığlık Kendini kustu. çeviri: Şavkar Altınel - Roni Margulies |
210 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |